17 Ocak 2013 Perşembe

Bulaşık suyu gibi bir gün daha...

Merhabalar;

Epeydir yazamadım, sebebini sorarsanız bu aralar bir sosyaliz bir sosyaliz ki sormayın :) Yeni yılda daha sosyal olalım diye dua etmiştim kendi kendime, sanırım bunun karşılığını alıyoruz.. Şehir dışında yaşayan arkadaşlarımız bir bir ziyaretimize gelmeye başladılar, bu sayede biz de yılbaşından beri renkli ve dolu dolu günler geçiriyoruz.

Arkadaşlarımızı İzmir'in güzel yerlerine götürelim diye çabalarken biz de dışarı çıkmanın, dışarıda zaman geçirmenin tadını çıkarıyoruz.. İzmir tabiki İstanbul'dan gelenler için çok değişik mekanların olduğu
 bir yer anlamına gelmiyor, ama yine de İzmir'de de seçkin mekanlar olduğunu gösterebildik diye düşünüyorum şahsen.. Örneğin Bostanlıdaki Alin's Cafe.. Bu konuda yazdığımı şu yazımı okumanızı tavsiye ederim.. Bence sizler de beğendiğiniz mekanları burada paylaşmalısınız ki, hep beraber yeni yerler keşfedebilelim..

Alin's in dışında bir de Vebaş cafe vardır ki, İzmir'den ayrılırken dönüp son kez muhteşem İzmir manzarasını görmek isterseniz bakabileceğiniz son nokta Vebaş cafedir.. Aslında bir benzin istasyonunun içerisinde yeralsa da içeriye girdiğinizde bambaşka bir atmosferle karşılaşabilirsiniz, Vebaş cafeyi de tavsiye ediyorum sizlere..

Arkadaşlarımızla geçirdiğimiz zamanların dışında biraz da spora ağırlık verdik. Geçenlerde neden spor salonuna gitmek istemediğimi düşünürken şunu gördüm ki beni en çok soyunma odaları rahatsız ediyor... İzmir'in en iyi spor klubüne gidiyoruz, ciddi bir para alıyorlar üyelerden, tamam genel olarak hakkını veriyorlar da birşey demiyorum.. Ama gelgelelim o soyunma odasındaki dolapların sıkışıklığı nedir yahu? Aynı anda yanınızdaki kişi de üzerini değişmeye geldiyse birbirinize değmeden giyinip soyunmanız imkansız.. Ne olurdu biraz daha geniş aralıklar verilse? Aslında aklıma bir cinlik geliyor bununla ilgili ama nedense şu ana kadar cesaret edemedim :) Ne olduğunu söyliyim mi? 3 tane yanyana boş dolabı kapatacağım, böylece sağımda ve solumdaki dolaplar kimseye ait olmayacağından ben de rahatça üzerimi değişebileceğim, yakında bunu denemeyi planlıyorum doğrusu..

Bir de bugünlerde yeni bir laptop almayı planlıyorum. Eşime aldığımız yeni telefon ve tablet bilgisayardan sonra kendi bilgisayarımı da yenilemenin zamanı geldi bana göre... Ben biraz daha mühendislik programları ağırlıklı çalışacağım için performanslı bir laptop almam gerekecek.. 3D Studio max programını öğrenmeye karar verdim, bu tür bir programı kasmadan çalıştırabilmesi için en az i7 işlemci, nvidia ekran kartı, en az 8gb rami ve 500gb harddiski olan bir laptop arayışındayım.. Toshibada böyle bir laptop şu sıralar 3000-4000 TL mertebelerinde, benim için yüksek bir rakam şu anda, Casper'da ise 1500-2000 TL seviyelerinde aynı tür bir cihaz alınabiliyor.. Sizce ne almalıyım? Bu konuda fikri olan var mı? 3D studio max ve benzeri bir programı rahatça kullanabilmek için laptop öneriniz var mı?

Günler genel olarak böyle geçip gidiyor arkadaşlar, sizler neler yapıyorsunuz? Değişik aktivitelere katılıyormusunuz? Hangi şehirde oturuyorsanız, bulunduğunuz şehirdeki en iyi mekanları bize tanıtırmısınız?

2 yorum:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...